30 Aralık 2009 Çarşamba

an

ne kaldı sanıyorsun ardında
notalardan örülmüş bir evin sırt verdiğimiz duvarı
yastığımda unuttuğun saçının bir teli
veya küçük bir yazı bir kenara karalanmış

telvesinde rüzgar çıkmış birer sıcak kahve kokusu
teninin tadı, rengi, saçının rüzgarıyla dağılmış
baş döndüren bir "sen" kokusu
kalbimin eksik ritmi
şarkıların ritmine uymuş göz buğusu
bir avuç dolusu tuzu terinin
gecenin sabaha bakan penceresinde uykuya dalmış iki kadeh
bir kadehten içilmiş aşkın tortusu

zamansızlığı anlattım sana
konuştuk saatleri sadece saatlerin ölçtüğünü
gidişlerin bir an,
izlerin bir zaman sürdüğünü
omzumdaki saatin evrenle uyumsuzluğu
bir an durdu
bir zaman dokundu
çürüdü, köreldi, örüldü, öldürüldü
ve gitti
üst üste uzanmış izmaritlerin ter kokusu
birer içimlik sigaraydık
çektik dudaklarımızdan soluduk birbirimizi
küçük bir ihtiyaçtı giderdik
paylaştık sırılsıklam bir zehri
yaşadık
ve bitti.

Hiç yorum yok: