18 Haziran 2016 Cumartesi

Vietnam


Vietnam'da 8. ay.

Her şey hala yolunda'ymışçasına.

Aydınlık ve pırıl pırıl bir gökyüzüne bakıyorum. Denizin güneşle ormanlıklarda seviştiği bir ülkedeyim.

Düşüncelerim çoğaldı. Babamı kaybettiğimden bu yana kardeşimi daha fazla düşünüyorum.

Hala kızımla at binmek, oğlumla ateş yakmak fikrindeyim.

İki ülke arasına iki ülke daha sığdırdım, vakitlice ayrıldım sonra.
Bir kadına aşık oldum. Pek sürmedi ama hala anısından ve izlerinden parçalar taşıyorum başka tenlere. Büyük hakaret. Kimin umurunda?

Mutlu değilim.
Mutsuz değilim.
Karışıklık.

Sonrası başka bir ülke. Sonrasını bilmiyorum.

10 Eylül 2014 Çarşamba

Irak

Irak'ta 7. ayımı dolduracağım. Her şey yolunda'ymışçasına, düşününce böyle. Yaşayınca farklı. Korkularım yok, delilik sanki bu. Kan karanlık bir yerdeyim. Hala gülebiliyorum ki çok güzel gülüyorum.

Tek düşündüğüm şey çocuklarım, kızımla at binmek ve oğlumla ateş yakmak. Semaverde çay içmek mesela, gün boyu eşimle sevişmek.

Evli bile değilim. Resmen delilik.

İş çıkışları, gün batımları, alışverişler, araba sevişmeleri, uykusuzluk.

Tatsızlık.

Sonrası başka bir ülke. Sonrasını bilmiyorum.


4 Şubat 2014 Salı

Bir bardak harf koysam sığ kalıyor yüreğim. Nefes nefes sessizlik, ırmak ırmak ağıt taşıyor. Ne acı.
Vicdanlarına saldırmak gerek
Gerek harflerle
Gerek seslerle
Gerek ezgilerle
Yumruk gibi yüreklerle
Yapışmak yakasına katillerin.

Gülerek vermek lazım kavgasını aydınlığın
Adalete kılıç olabilmek gerek
Korkmadan kırılmaktan,
Korkmadan düşmekten yere,
Korkmadan tekmelenmekten öldürülene dek
Umut atan yüreği toprağın soğuğuna koymaktan
Sevdasına ölebilmek gerek,
bir ağaç fidanının,
bir şiir dizesinin
insanlığın

Bir kahkaha patlatmak gerek acının ardından
feryat figan bir kahkaha ile
tükürmek lazım yüreklerine

El temiz
Alın ak
Yazgı kara olsun

"Ben!" diyebilmek gerek, "İnsanlık için"
İçin için gülerek, verebilmek gerek canı
Varsın dilleri lal, gözleri kör, kulakları sağır olsun.
"Ben yeşereceği bile meçhul bir fidana kanımı verdim.
Ve yeşerirse şayet,
gölgesinde top oynayacak çocukların
geleceğine feda olsun"

31 Ocak 2014 Cuma

Ten, temas, tutku

Aç göğsüme bir cephe, savaşalım.
Sar tenini tenime, sevişelim.

26 Ocak 2014 Pazar

Ruj izi

Aslında inkar etsem de, arabanın arka koltuğunda oturduğunda bile özlediğim; bir sevgim, bir nefretim, bir özlemim, bir yabancım, bir düşmanım, bir trafik kazam, bir heyecanım var. Yakıştıramıyorum böyle hisleri kendime bu kadar zamandan sonra, beni başka kadınlara götüren inkarım var.

Vazgeçiyorum sonra, durup, düşünüp, dönüp alnından öpüyorum.

İçimi döktüğüme göre şimdi Kamerunlu hatunu arayayım, bir ruj izi alayım da yüzüme renk gelsin.

Anlasın. "Yapma!" desin, "Ya ben, ya onlar" desin istiyorum.

Bilmiyorum.

15 Ağustos 2013 Perşembe

Aydınlığa uzat, sakınma, gerekirse zincirlensin bileklerin

Ey en sığ bilinçlerden tuğlaları taşınan
çiğ düşüncelerin karanlığında
çocuklarımızın yarınını emerek yükselen duvar
Aşılacaksın!

Tiranların kalkanlarını parçalayacak seslerimiz,
kelimelerimiz yarınlarda yankılanacak
İki dudağımızın arasında
Titreyeceksin!

Ey maden!
Eritecek seni sıcak nefesimiz
özgürlüğümüzün zincirleri boncuk boncuk dökülecek
alnından sözcüklerin, sadece tuz ile
döktüğün kanların izini temizleyecek yıldızlar geceleri
ve güneş; her sabah
her günbatımında

Işıl ışıl yarınlar inşa edeceğiz
yarınlara koşacak çocuklar
dört nala kuş sesleri taşıyacak rüzgarlarıyla

Ey o duvarların üzerinde
kırbaç sallayan tiran!
bir rüzgar esecek
ket vurduğun soluklardan
harf harf savaşacak seninle
yaprak yaprak düşecek çürümüş yüzün
Yok olacaksın!

ve insanlar yeniden hatırlayacak
insandan evvel
canlı olduklarını
ve aynalara sıkışan paslı heykeller
atıp o karanlık örtülerini
canlanacaklar.

ve her canlı savaşacak karanlıklarla,
Aydınlık kazanacak!