26 Haziran 2009 Cuma

michael jackson

commodore 64
amiga
freddy
kasetler
joystick
dertsiz tasasız asalak ve mutlu çocukluk

böyle pembe bir dünyaya şarkı söyleyen adamdı.
o dünya çok geride kalmıştı ama sesi kısılmamıştı.
en çok o sesin kısıldığına üzüldüm.

çok şey ifade ediyordu.
gerçekten çok sevmişiz, sevdik bu adamı.
öyle az buz da değil,
doğduk, tanıdık, dinledik, sevdik.
çocuk aklımızla.

ölümüyle, çocuğa çevirdi bizi.

14 Haziran 2009 Pazar

et parçası

et reyonunda
camekanlardan yansıyıp birbirini süzen
huzursuz ve bitkin
yanyana gelmiş iki et parçası sadece
kanayan iki ten
belli ki önceden sevgiliydiler
kimin umurunda öncesi

üstlerinde güneş, altlarında çimen
ne zamana takılıydılar
ne etraflarında olup bitene
ne aralarına girecek bıçağa
ne de bıçağı tutacak ellere

çimenlere uzanıp sadece düş-
sadece çimenlere uzanıyorlardı
ve hava karardığında sevişiyorlardı
düşünmeksizin
kimsenin anlamayacağı bir dilde konuşuyorlardı kendi aralarında
hepsi bu kadardı
daha ne olsun?
yaşıyorlardı

sonra?
bir camekanın arkasındayız
boş gözlerle şehre
bir anlam arar gibi birbirimize bakıyoruz
konuşacak çok az şey var
dilimizi herkes anlıyor artık
susuyoruz
ikimiz yine birlikteyiz
ikimiz de yalnızız
en yalın, en basit anlatımla
sadece iki et parçasıyız
sadece öldürülmüşüz
öldürmüşüz
henüz kokmamış cesetlerimiz
sokağın başında bekleyen taksiye
sadece birimizin bineceğini biliyoruz
diğerimize de bu güzel gecede yürümek düşüyor
hem nasıl olsa evim yakın

yarın
veya bir sonraki gün
ısıtıp, henüz sıcakken yenileceğiz
tekrar yenileceğiz

kanalizasyonda görüşmek üzere
hoşçakal.

9-10-11-14/06/09

13 Haziran 2009 Cumartesi

...

evli bir kadınla ilişkinin avantajlarını sıralamak gerekirse
sorunsuz
mutlu
aktif
dertsiz tasasız
uyum da yakalanmışsa, armonik.
yani güzel

dezavantajı ise her istediğinizde görüşemezsiniz ki bu da normal.

ama mesele bu değil,
kadın evli, ne için veya nasıl evlenmiş olursa olsun evli.
yani bir başkasının eşi.

midem kaldırmadı, öğrendiğim an iğrendim. incindim, çok farklı düşünmüştüm. ama bir başkasının eşiyle bunu bile bile görüşmek.

o kadar da yozlaşmadım henüz.
evet, hayatın gerçeği bu böyle bık bık bık, farketmez.
sen bırakırsan başkasıyla yapacak bık bık bık, farketmez.
ohoo bulmuşsun, iyiymiş işte, mal mısın bık bık bık, umursamam.

o kadar da değil lan, o kadar da değil be.
o kadar da iğrençleşmedik daha.